18 Aralık 2008 Perşembe

Ayna, ayna söyle bana...

Bugün aynaya baktığınızda gördüğünüz kadına aşık olun!

Her zaman gördüğünüz ancak; nadir olarak gerçekten baktığınız kadına…


Yukarıdaki anlamı çok büyük sözleri bir yerde okuyup; zamanında not defterime yazmışım. Bugüne kısmetmiş burada yazmak. Yalnız bu satırların kime ait olduğu, okuduğum yerde yazılı değildi. Yani sahibi yok bu iki satırın. “Sahipsiz satırların sahibi aranıyor” desem!..

Bu iki cümle ne kadar da anlamlı. Kaç defa okudum kim bilir? Bir o kadar da; okurken düşündüm. Çok doğru yazılanlar. Gerçektende aynaya her baktığımızda yalnızca kendimize, kendi yüzümüze, içimize, karakterimize ne kadar bakıyoruz. Bakarken ne görüyoruz? Kendimizi gerçekten de tanıyor muyuz?..

Bu yıl gittiğim bir seminerdeki eğitmen; “Aynaya yalnızca ihtiyacınız olduğunda bakmayın. Sadece aynanın karşısına geçin ve kendinize bakın. Ne görüyorsunuz orada? Şiddet, sevgi, kızgınlık, yalnızlık, kin, gülümseme, yaşama sevinci ya da mutsuzluk mu? Yüzünüz, mimikleriniz, gözleriniz size yalan söylemez. Sizi hemencecik ele verir” demişti…

“Yakınınızda bir yerlerde, mesela iş yerinde masanızda bir ayna bulundurun ve sürekli aynadan yüz ifadenize bakın. Bu ifade de; kızgınlık, öfke, tebessüm, gülümseme mi yoksa mutsuzluk mu göreceksiniz. İnsanlarla konuşurken, onlara cevap verirken; yüzünüz hangi ifadeye bürünüyor? Hangi şekli alıyor? Bunu hiç merak ettiniz mi? Bu çok önemli. O yüzden yani ikili ilişkilerde ki güven ve sağlam diyaloglar için yüz ifadenizi bilmeniz gerekiyor.” demişti…

Sonuçta her zaman gülemeyiz, moralimiz tavan yapmış olamaz ama bir insanın muhakkak kalıcılık kazanmış “yüz ifadesi” olduğunu düşünüyorum ve buna inanıyorum. İşte bu ifademiz acaba nasıl? Bunu hiç merak ettiniz mi?..

Ben merak edip bu yıl bakmıştım; kalıcı ve süreklilik kazanmış yüz ifademe. Hafif bir tebessüm vardı. Kişilere göre bu tebessüm ya artıyor ve gülücüğe dönüşüyor. Ya da sadece tebessüm olarak kalıyor…

Bir de yine seminerde anlatılanlardan aklımda kalan; “Bir kişiyle konuşurken de muhakkak; gözlerinin içine bakarak konuşun. Gözleriniz başka yerlere kaymasın, bakmasın. Göz temasından kaçmayın ve korkmayın” demişti. Ne kadar anlamlı ve doğru insan ilişkilerini anlatan bir seminerdi. Yine olursa bilgileri tazelemek için katılmak lazım…

Uzun zamandır kendimde keşfettiğim güzel bir huy mu desem, davranış mı desem bir şey var ki; bunu da burada anlatmak istedim. Telefon ile beni bir tanıdığım, arkadaşım ya da akrabam aradığında; moralim bozuk, üzgün ya da ne bileyim sinirli olsam dahi çok neşeli bir ses tonuyla ve yüzümde bir tebessümle konuşmaya başlıyorum. Eğer bir sorunum ya da derdim varsa konuşmanın akışında dile getiriyorum. Ama telefonu açar açmaz uyuz bir ses tonuyla ya da asabi bir şekilde beni arayanı karşılamıyorum. Çünkü karşı taraf sizin o anda neler yaşadığınızı bilemez…

Aranmak, hatırı sorulmak, sevilmek, hatırlanmak çok güzel bir duygu. Benim yaptığım da çok doğru. Herkes de bunu yapmayı denemeli. Eğer bunun tersi davranış süreklilik kazanırsa; bir bakmışsınız ki çevrenizde sizi arayanlar azalmış, belki de hiç kalmamış…

Evimize gelen misafiri nasıl kapıda gülümsemeyle ve güzel bir ses tonuyla karşılıyorsak; bizi telefonla arayanları da aynı şekilde karşılamalıyız. Nasıl misafirimiz evimize girdikten sonra ilerleyen dakikalarda sorunlarımızı, üzüntülerimizi, acılarımızı ona dile getiriyorsak; telefonda da bunu konuşmanın ilerleyen dakikalarında dile getirebiliriz…

Bu kadar uzun yazmayı düşünmemiştim aslında. Nasıl olduysa uzadıkça uzadı yazı. Çok uzun yazmayı sevmiyorum. Kısacık ama anlam yüklü satırları okumayı çok seviyorum ve öyle yazmak istiyorum. Şiirsel dokunuşlarla yazılmış cümleler de çok hoşuma gidiyor...
............
Doğruyu söylemek gerekirse çok uzun bir yazıyı görünce korkup kaçıyorum. Onu okumaktan vazgeçiyorum. Aslında merak da ediyorum neler yazmış diye. Bu kadar uzun yazıları okumak için ne yazık ki vaktim yok. Gün içinde bir sürü şey beni beklerken; ben bu uzun satırlara gömülüp, kalamıyorum işte…
...........
*** Fotoğraf alıntıdır...

15 yorum:

özii dedi ki...

Söylediklerine kesinlikle katılıyorum . En küçük bir şeye bile üzülsem , benim tüm günümü alır götürür. Bu çok kötü bir huyy. Hiç sevmiyorum ama aklıma takılanıda ne yapsam çıkaramıyorum.
Sürekli gülümseyen insanları çok seviyorum , bana inanılmaz enerji veriyorlar ama ben beceremiyorum sanırım.

pelince dedi ki...

Bende keyifliyimdir,mutlaka gülümserim..Kendimi her şeye rağmen beğenirim :)) Tombiş olmakla birlikte aynalarla çok barışığımdır..Ama zaman zaman asık suratlı dolaşıyorum :))

Bir Dut Masalı - nUnU dedi ki...

ne güzeldir oysa aynadaki kadın.

hayat yaşamaya dairdir hep diyen,
gülümsemekten bir an bile vazgeçmeyi düşünmeyen,
farkındalığı olan,
çok sevilip ,çok seven
çiçeklere böceklere göz kırpan,
mutluluğu uzaklarda hiçç aramayan,
aynadaki yansımaları göz kamaştıran
ve hayata daima teşekkür eden biridir ''O''
AYNAYA CESURCA DAHA YAKIN BAKIN.
HERKESE SEVGİLER- NuNu

Gizem dedi ki...

O halde aynaya daha sIk bakmayi yeni yil hedeflerine ekleyebiliriz mesela... dimi?

Cocukla Cocuk dedi ki...

Uzun ama bir soluklta okunan bir yazı olmuş. Söz de eğitim notları da üzerinde düşünmemiz gereken şeyler. Kendimizi tanıyıp sevmeyi öğrenmekle başlıyor herşey. Yazını mail arşivime gönderiyorum arada okumak, aynaları hayatıma sokmak için.

Ebruli dedi ki...

:::Ozii;
Bence dene, becerebilirsin. Kesin sana da yakisir gulumsemek...
:::Pelincigim;
Sen tombis de olsan, zayif da olsan farketmez. Sen her halinle cok iyisin ve tatlisin...
:::Bir Dut Masali;
Ne guzel seyler yazmissin oyle. Tesekkurler sana...
:::Gizem;
Evet. Yeni yil hedeflerime kesinlikle aynaya bakmayi ekledim bile...
:::Cocukla cocuk;
Arada bu yazimi okuma fikrine bayildim. Beni de hatirlaticak sana ne guzel olmus...

İLKAY dedi ki...

Bugün senin yazından sonra gülümseyerek baktım aynada kendime:)

Adsız dedi ki...

her sabah ilk yaptğım iş, senelerdir, "günaydın dünyanın en güzel, en akıllı, en şeker, en seksi kadını" demek banyo aynasına bakıp bakıp:)) sonra yüzümü yıkıyorum!

sabah işe gelirken bindiğim dolmuştaki herkesin suratı o kadar asık oluyor ki, bazen istemeden de olsa mimiklerime, yüzüme hakim olamadığım zaman ben de mi böyle görünüyorum tanrım diye düşünüp hemen aptalca bir gülümseme yerleştiriyorum yüzüme..

yazın çok güzel olmuş:)

ece arar dedi ki...

ben de pek okuyamıyorum uzun yazıları:) ama bunu okudum. ayna ile ilişki enteresan evet; benim bu konuda büyük bir tecrübem de var. ingiltere'de yüksek lisans yaparken küçücük bir odada ayna karşısında oturmak durumundaydım ders çalışırken. çok mutsuz bir dönemimdi. derse kendimi kaptırıp sonra birden aynaya bakar ve her defasında "bu kim? ben miyim sahi?" derdim... bir yıl yaşadım bunu... yazı belki ondan enteresan geldi. teşekkürler...

Ebruli dedi ki...

:::ilkaycim;
Bu yazimla seni o sabah gulumsettiysem; ne mutlu bana...
:::Dilayra;
Once hosgeldin. Yazimi begendigin ve gulumseten yorumun icin cok tesekkurler...
:::Ece;
Once hosgeldin. Bize gore sanslisin desene. Sen tam koca bir yil ayna ile basbasa yasamissin. Tecrubelisindir artik "ayna konusunda". Darisi bize olsun...

İçimden Geldiği Gibi dedi ki...

yazdığın söz ne kadar etkileyici ve de dokundurucu...aslında hepimizin bildiği ama yapmadığı bir konuya değinmişsin..

Oya Kayacan dedi ki...

Ebruli'ciğim, ben "neysem oyum" şeklinde yaşıyorum! Üzgünüm, sevinçliyim, yastayım, öfkeliyim, uçuyorum...; hepsinin 'alo' tonu farklı. Ağlarım da, gülerim de aynalara, her halimi içime sindirmeye bakarım. İnsanlara da öyle yansır tabii. Ancaaaak, zaten yaşamanın verdiği huzur, çevreme her halükarda duyduğum sevgi var ya, kahkaham da hiç eksik olmaz. İşte böyle ;~}

Evcilik Lezzetler dedi ki...

Kendiyle barışık olan herşeyle, hayatla da barışık evet :)) Yorumunla geldim buralara, ebruli günleri çok sevdim, sevgiler :))
Not: Portakal kabuğu rendesini gönül rahatlığıyla yapabilirsin evet içindeki şeker ve buzdolabı ortamı onu uzun süre taze tutuyor...

Adsız dedi ki...

Canim Ebrusum,

gercekten cok güzel bir konuyu dile getirmissin.

Hergün aynaya baktigimda kendimi görmek istedigim gibi görmege calisiyordum.
Yani ben beni aynada kritiksiz izliyor ve böylece görüyordum. Yazdiklarin cok dogru onu bunu kritize ederken ilk önce kendimizi tanimamiz lazim. Bu günden itibaran bende aynaya baktigimda ilk önce kendimi daha iyi tanimaya gayret edecegim.

Ayrica bir tebessüm ve tatli sesin
ne derecede hayatimizda rolü oldugunu tekrar vurgulamis olugun icin cok tesekkürler !!

Gülay´in

Ebruli dedi ki...

:::Gulayim;
Canim yorumlarini ozlemistim. Seni blogumda gormek ne guzel. Ozlettin kendini...