4 Mayıs 2010 Salı

İstisna mıyız?..



Uzun zamandır bu konuda bir şeyler yazmayı hep istemişimdir. Kısmet bugüneymiş. Haber-Türk de sevgili Elif Şafak’ın 18 Şubat 2010 tarihinde yazmış olduğu “Bu dünyada eşcinsel olmak” başlıklı bu makalesini okuyana kadarmış…

Öncelikle; “vakti olan okusun” diyorum. E tabii ki; bunu diyorum çünkü, zamanımızın en önemli sorunu “vakit”…

Ben zamanımı ayırdım, okudum. Darısı sizin başınıza!..

Toplumumuzda ve başka toplumlar da da maalesef ki; çok fazla okuyamadığımız, bizi ilgilendiren konuların dışında kendimizi geliştiremediğimiz için; çok fazla cahilliklerimiz, önyargılarımız, batıl inançlarımız var. Bunu açık yüreklilikle kabul etmemiz gerekir...

Eminim ki; bazı önyargılarımızı kolay kolay değiştiremeyiz. Bununla ilgili bilir kişilerin araştırma sonuçlarını dahi okusak, dinlesek değiştiremeyiz. Çünkü doğru sadece “biziz!”. Bizim bildiğimiz, bizim inandığımız tek doğrudur. Başka doğru olabilir mi?..

Neyse; istisnalar kaideyi tabii ki bozmaz. İstisnalar var ve olacaktır. Ama keşke daha fazla olsa!..

En azından ben şunu yapacağım: Bir nörolog doktorun yazmış olduğu makaleyi sizlerle paylaşacağım. Bakalım bu yazıyı okuma fırsatını ve sabrını gösteren kaç kişi; “istisna” olacak ve kaideyi bozmayacak? Bakalım bu makale kaç kişinin düşüncesini değiştirebilecek?..

Aşağıda ki makale Nörolog Dr. Güçlü ILDIZ’a aittir…

CİNSELLİK TERCİH DEĞİL, KİMLİKTİR...

Beyinde, her iki göz sinirinin çapraz yaparak oluşturduğu yapının hemen önünde, preoptik bölge bulunur. Preoptik bölgenin her iki beyin yarısına simetrik konumunda yerleşim gösteren birer adet “çekirdek” bulunur. Bu çekirdeklerin orijinal adı: sexually dimorphic nucleus, Türkçe açılımıyla; cinse bağlı iki farklı yapı gösteren çekirdek’dir. Her cins için farklı yapıda olan bu çekirdekler, erkeklerde kadınlara oranla 2 misli büyüktür. Homoseksüel erkeklerde öldükten sonra yapılan beyin çalışmalarında bu çekirdeklerin olması gerekenden daha küçük olduğu görülmüştür.

Anne karnında, cinsel organların gelişim döneminde artan erkeklik hormonu(testosteron) etkisiyle bu iki çekirdek büyüyerek erkek cinsel kimlik özelliğini oluşturmaktadır. Ortamda yeterli testosteron’un olmaması, dişi cinsel kimlik özelliği gelişimine neden olmaktadır. Doğumu takip eden ilk hafta sonrası, dişilerde bulunan çekirdeklerde hücre ölümünün olduğu (apopitosis) ve çekirdek boyutlarının küçüldüğü görülmektedir. Hayvan deneylerinde; çekirdekleri tahrip edilen erkekler, dişilere benzer cinsel davranış özellikleri göstermiştir.

Beyin çalışma özelliklerini sağlayan milyarlarca hücre ve trilyonlarca hücrelerarası yollar; her kişiye benzersiz akıl ve davranış özellikleri kazandırır. Bu nedenle her beyin özeldir, tektir, benzersizdir. Kişiye özel çalışma özellikleri gösteren beynin aynı cins içinde farklı cinsel davranış özelliklerine sahip olması da yadırganmamalıdır.

Cinselliği erkek ağırlığında oluşan kişi, istese bile kadınsı kimlik içine giremez. Tersi de doğrudur. Toplumsal baskılarla cinsel kimliğini yaşayamadığı ve hatta farkında bile olamadığı için mutsuz yaşam süren insanlar bugün toplumun her kademesinde bulunmaktadır.

Nörolojik bilimler referans alındığında, ana karnında belirlenen cinsel kimlik olgusu tercih ya da sapkınlık olamaz. Farklı cinsel kimlikleri kabul etmek, bilime saygısı olan toplumların özelliğidir.

Dr Güçlü Ildız
Nöroloji Uzmanı