13 Mart 2012 Salı

Yaşlanmak is-te-mi-yo-rum...



Bende yaşlandığımda; saçlarım öyle senin gibi bembeyaz olduğunda; senin gibi güzel olacak mıyım? Yani senin saçların bembeyaz ve hala çok güzelsin. Yaşlanmanın en önemli belirtisi değil midir; beyaz saçlar, yüzdeki kırışıklıklar...

Seninle konuşuyorum, beni duyuyor musun? Beyaz saçlı bebek!... Ben de yaşlandığımda senin gibi olmak istiyorum tamam mı? Çünkü ben yaşlanmaktan korkuyorum, yaşlanmak istemiyorum. Söyle bana lütfen, bende senin gibi olacak mıyım?

Senin gibi; bembeyaz saçlı ama çok güzel...

Bu yazımı normalde şubat 2008 de yazmışım. Bence sizde geçmişte yazdığınız yazılara dönüp bir göz atın, okuyun derim. Eski yazılarını okuduğunda insan o anki duygularını tanıyamıyor bile. Bu yazımı çok beğendiğim için yeni tarihli olarak tekrar yayınladım...

12 Mart 2012 Pazartesi

Şaşırıyorum yine!...


Lütfen sizlere nazar değmesin diyorum. "Maaşallah"...
Mutluluğunuz daim olur inşallah...


Arda&Sinem çifti size ne oldu da, ne ara ayrıldınız? Yetişemiyorum valla ayrılan boşanan çiftlere. Ne kadar çok böyle? Çok zor herhalde mutlu olmak. Başka diyecek bir şey bulamıyorum...

Sinem'i beğeniyorum ama Arda ile birbirlerine hiç yakıştıramıyordum onu. Hayırlısı olsun. Sinem daha iyilerine layık bence...

Cem ile evlenmeyi de bence sen hak ediyordun Cansu. Keşke sana ulaşabilsem de, bunu sana söyleyebilsem. Bir ayrılıp, bir barışıp yıllarca çektin o herifi. Normalde Cem Yılmaz'ın pek de meraklısı değilim. Hatta bazen sinir bile oluyorum kendisine. Ama Cansu Dere'yi çok beğeniyorum. Çok hanımefendi, kendi halinde bir bayan. Düşünüyorum da; yıllarca kahrını çek, adam gitsin geçmişte arkadaşım dediği kadınla evleniversin. Hem de hamileymiş. Kesin hamile kaldığı için evlendi onunla. "Baba" olma iç güdüsü kabardı Cem'in sanırım. Hele bir baba olsun. Yavrusunu kucağına alsın. Bakalım ilerde o da karısını boşayacak mı? Yoksa boşamayacak mı?..

Aslında şimdiden bu konuda bir iddia bile başlatılabilir diye düşünmüyor değilim hani?..

Sema Şimşek ve Burak Hakkı çiftinin boşanmasına da üzüldüm ve şaşırdım. Karar verip bir bebek yapıyorlar; sonrasında ne oluyorsa yıllardır süren, bitmeyen evlilikleri noktalanıyor. Ne oluyor çok merak ediyorum. O zaman çocuk niye yaptınız diye kendilerine sormak istiyorum.

Çünkü evliliklerinin ilk yıllarında hemen bir bebek yapmadılar. Birbirlerini tanımak için için uzun süren bir evlilikleri oldu. Bu süre içinde de birbirlerini tanıyamadılar, sevgilerini anlayamadılarsa yuh onlara yani. Sema uzun süre sonra hamile kaldı. Hatta TV'de bir röportajında; "Burak hala baba olmaya hazır değil" diye anlatmıştı. Ben çocuklara çok üzülüyorum. Boşanan anne babanın çocuğu olmak çok zor. Bari çocuk yapmasaydınız. Sadece kendilerini düşünüyorlar. Bunun başka bir açıklaması yok!.. Eğer "mutlu evlilik" yoksa dünyada uzun süre evli kalan çiftler niye var? O zaman kimse uzun süre evli kalamazdı. Demek ki; bunu yakalamak inanılmaz zor. Uzun süren evliliklerin sırrını öğrenmek lazım...

Vay vay vay!..

Nick Lachey de baba oluyormuş. Jessica nın EX eşi. Nick evlendi mi yoksa birlikte mi yaşıyor o bayanla onu bilemiyorum, kaçırmışım.Bir türlü mutluluğu yakalayamıyorlar. Niye olmuyorsa? Olmuyor işte!..



Sevgili Jess (jessica Simpson) hamileymiş, doğurdu doğuracak. Bugün öğrendim. Basından, paparazilerden, TV'den bayağıdır uzak kaldım. İnternette gezinirken öğrenince çok şaşırıyorum. Ama keşke ilk eşi Nick Lachey den boşanmasaydı ve ondan bir bebek bekleseydi. Onlar evliyken TV'de yabancı bir kanalda günlük ev hayatlarını sergiliyorlardı. Ben de büyük bir merakla onları izliyordum. Hatta o gün o program bitmeden dışarı falan çıkmıyordum. Çok seviyordum onların günlük hayatlarını seyretmeyi. O zamanlar boşanacaklarını duysam, hayatta inanmazdım...

Pakize Suda 26 ocak da yazdığı yazısında Cansu Dere'den bahsetmiş. Yazıyı buradan okuyabilirsiniz. Belkide kendince haklıdır. Ama Cansu'nun ağzından duymadan ben yinede inanmam...

1 Mart 2012 Perşembe

Uzun zaman olmuş yaaaaa!..


Bir sene olmuş yazamayalı. Ne kadar da uzun bir süre. Bu kadar zamandan sonra nereden başlanır ki?..

Ne yazılır ki?..

Bilemedim...

Ama takip ettiğim bloglarım var. Her seferinde yazmaya niyetlendiysem de beceremedim. Vakit ayıramadım bir türlü...

Koskoca 1 yıl nasıl geçtin sen öyle, inanamıyorum. Adete bloğuma yazmayışımın "1. yaşını" kutluyorum sanki...

Yinede bugün şu anda bir şeyler mırıldandım kendimce ama, devamı gelir mi?..

Cevap: hiç bilemiyorum...

Keşke gelse!..

Neden yazamadın diye sorarsanız eğer; çooookkkk güzel ve önemli bir olaydan dolayı yazamadım. Sadece bunun hakkında yazsam sayfalar yetmez zaten. Hayatım bir anda inanılmaz değişti...

Yine anlatamadım işte herşeyi...

"Üşengecim" sanırım...