13 Ekim 2008 Pazartesi

Maceraların en güzeli:::İstanbul:::

İstanbul maceramızda kaldığımız otelin odasından çektiğim bir kare. Sabahları o kadar güzel bir manzaraya karşı uyanıyorduk ki; odadan dışarı çıkıp, İstanbul'u gezmek dahi istemiyorduk. Daha çok ben istemiyordum...


Bir günümüzü Büyük Ada'da geçirelim istedik ve vapurla yolculuk yaptık. Vapurdan giderken izlemeye doyamadığım bir görüntü...

Büyük Ada'da avını kaybedip, arayan bir pisicik...

Kalığımız otelin teras katındaki mandalina ağaçlarından. Mandalinayı elime alıp, kokladım. Sadece kokladım, içime çektim ama yemedim...

Arnavutköy taraflarında İzmit'den gelen bir Müze Gemisi vardı. Döneceğimiz gün gezmiştik gemiyi. Gezerken el emeği ile yapılmış maket gemiler vardı. Onlardan beğendiğim bir tanesi...

"Emirgan Korusu"nda birbirine sarmaş dolaş olmuş, "sevgili olan ağaçları" keşfettim. Ağaçlardan bir tanesi palmiye ama diğerinin cinsi neydi onu bilemiyorum. Hayatımda ilk defa bu şekilde birbirine yapışık olarak büyümüş iki ağacı gördüm. Görmekle kalmadım, sizlere de göstermek istedim. Çok ilginç değil mi?..


Kaldığımız oteli özlüyorum. İstanbul'da bu manzaraya karşı daha uzun günler kalmak isterdim. Beş gün yeterli gelmedi bana. Böyle bir manzara bırakılıp da, gelinir mi hiç?..

Ortaköy'ü, Bebeği ve Emirgan'ı fethettik. Artık heryerini ezberledik. Bir daha asla unutmayız...


Hep "beyaz bir güvercin" fotoğrafı çekmek istemişimdir. İstanbul'a kısmetmiş bu da. Bebek sahilinde yürürken rastladık ona. Benden hiç kaçmadı, korkmadı. Rahatlıkla çektim ben de. Aslında güvercinlerle pek fazla aram iyi değil. Evimin camlarının önünde sürekli konaklıyorlar. Sanırım çay, kahve bir şeyler içip gidiyorlar. Ama temizlemeyi unutuyorlar. Bu yüzden onlarla aramız pek iyi değil...

Yine sahilde yürürken bu yaşlı amcaya hayran kaldım. Sahilde oturmak ve dinlenmek için oturma banklarından yoktu. Bu amca kendi şezlongunu yanında getirmiş ve denize sıfır oturup, gazetesini okuyordu. Ohhh be ne keyif ama değil mi? Aferin amcaya, takdir ettim onu. Hiç kimsenin aklına gelir mi, böyle bir şey yapmak. Mesela bizim aklımıza gelmemişti?..

Aşkımın yakın bir arkadaşı mutlaka "Rumeli Feneri"ne de gidin demiş. Biz de onun sözünü dinleyip, gittik. Yolda giderken arabayı bir yere çektik ve ben bu şahane manzaraları çektim. Daha bir sürü var dı da, bir kaç tanesini koydum. Rumeli Feneri'ne gittiğinizde; Marmara Denizi ile Karadeniz'in kesiştiği noktayı görüyorsunuz. Çok güzeldi, seyretmeye doyamadım ki! Buraya giderken de karşılıklı iki taraflı sadece ağaçların olduğu ıssız bir yoldan gidiyorsunuz. Deniz ise ağaçların ardında kalıyor. Sonra yukarıdaki ve aşağıdaki manzarayı ve daha güzellerini görüyorsunuz...


İstinye Park AVM'ni geçen sene de görmüştük ama yine gidelim istedik. Orada en çok hoşuma giden İstinye Pazarı ve Rain Forest Cafe. Haa bir de İstinye Pazarında ki "Balık Evinde" hamsi tava yemek. Şiddetle tavsiye edilir, bir Ankaralı olarak hem de. Bir İstanbulluya tavsiye etmek hiç haddimize düşmez tabiki de...

Rain Forest Cafe gerçekten de çok ilginç bir yer. Mutlaka gidilip, görülmesi gereken bir mekan. Girişinde gerçeğe benzeyen bir timsah var. Elektrikle canlıymış gibi hareket ettiriliyor. İçerde ise iki tane fil, goril ve kelebek var. En çok filleri beğendim. Kulakları, gözleri hareket ediyor ve ses çıkarıyor. Çok güzel yapılmış, gerçeğe çok yakın. Cafenin içini yağmur ormanlarına benzetmeğe çalışmışlar. Loş ve karanlık. Kendinizi bir ormandaymış gibi hissetmek ve o ormanda bir şeyler yemek istiyorsanız gidin derim. Bu arada; sahibi tanıdık ya da akraba falan değil. Bu kadar anlattım ama, sadece beğendiğim için. Reklamını yaptığımı sanmayın!..
Dikkat elinizi ısırabilir! Hıhhhh gerçek değil ki...

Büyük Ada'da yediğimiz dondurma. Korneti çok farklıydı. Sadece adada gördüm bu kornetlerden. İstanbul'da hiç görmedim. Ankara da da yok. Sadece adaya mahsus bunlar sanırım. Normalde dondurma aldığınızda kornete para ödemeyiz değil mi? Burada kornete de ayrıca para alıyorlar. Çok değişik bir sistem. Ama değer, süper bir dondurma. Ve de çikolataya ve fındık krığına bulanmış korneti de harikaydı. Artık önümüzdeki seneye, yani 2009 da bir daha yemek üzere, hoşçakal kornet!..

Ada'da sahile sıfır balık lokantalarının önünden geçerken bu manzaraya şahit olduk aşkımla. Bir sürü fotoğraf çekmişim bununla ilgili ama sadece bunu yayınladım. Bu kareye "kedilerin ve martıların kardeşliği" adını koydum. İkisi de birbiriyle çok iyi anlaşıyorlardı. Uzun bir süre bu ikiliyi izledik. İnanamadık...Çok güzeldi!..

Cici, güzel martı. Nerede senin kedi eşin. Söyle bana!..

Ada'da sokakların arasında gezerken bu kediye rastladım. O kadar tatlı uyuyordu ki. Canım hiç kıyamadım ona. İnşallah bir evi, yuvası vardır. Yoksa da inşallah olur...

Yine Ada'nın sokaklarında yürürken; bu ikiliye rastladık. Öylece yolda uyuya kalmışlardı. Ben onları çekerken hiç bakmadılar bile. Hiç uyanmadılar. Çok az güneş vuruyordu üzerlerine. Güneşe karşı öylece uyudular, uyanmadan. Ben gittim, sonra ne oldu bilemiyorum. Umarım ayaklarına basan birileri olmamıştır...

Ada'da "kahve dünyası" nı görünce hemen zıpladık aşkımla. Yüksekte olduğu için, manzarası süperdi. Oturduk, dinlendik ve ben harika türk kahvesinden içtim. Çok şirin bir yer. Henüz Ankara'da iki şubesi var. Umarım daha çok yere açarlar. Çikolataları da harika. Deneyin!..

Ada'ya giderken, vapurdan çektiğim bir kare. Martılara vermek için yanımda sadece bir tane simit vardı. İçimden "keşke yanıma büyük bir ekmek alsaydım" dedim. O anda demiştim yani...

Ada'dan dönerken çektiğim, bayıldığım, seyretmeğe doyamadığım, aşık olduğum bir anın fotoğrafı işte...

"Emirgan Korusu" İstanbul'da mutlaka gidilmesi, görülmesi gereken bir yer. İnanılmaz güzel bir tabiatı var. Ağaçlar, çiçekler, şehirden uzak, temiz bir hava, piknik alanları, Beyaz Köşk, Sarı Köşk ve Pembe Köşk adında üç tane restoranı, Emirgan'dan deniz manzarası, kuş sesleri...

Emirgan Korusu'ndan yine bir manzara. Çok beğendim burayı. Kesinlikle her İstanbul'a gidişimde mutlaka bıkmadan göreceğim bir mekan...



Fotoğrafda çatısı gözüken yer "Sarı Köşk". Burada; dört yıldır görmediğim liseden arkadaşım olan İlkay ile buluştuk. Onu gördüğüme o kadar çok sevindim ki. Uzun süredir görüşememiştik, özlemişim arkadaşımı. Bu arada Sarı Köşk'ü İstanbul Belediyesi işletiyormuş. Köşkün içi, manzarası ve yemekleri harika. Belediye işlettiği için fiyatlar da süper uygun...
Bir İstanbul maceramı kısa bir şekilde anlatmaya çalıştım ama aslında gezdiğim, gördüğüm, fotoğrafını çektiğim, anlatacağım bir sürü yerler var da; bunları yazacak "ne zaman, ne göz, ne parmak, ne de güç" var bende. Ben artık çok sık yazmadığım halde bloğumdan uzaklaşmaya başladım bu aralar. Çok üşenir oldum bloğuma bir şeyler yazmaya. Sürekli erteliyorum; "tamam yarın yazarım" diye diye. Ama o yarınlar bir türlü gelmiyor. Hatta yazacaklarımı bile unutuyorum. Üzerinden zaman geçince pek keyfi de kalmıyor açıkçası. Sanırım ben pek fazla içimdekileri olduğu gibi yazamıyorum. Sorun bundan kaynaklanıyor. Bakalım bu yazma işi ne zamana kadar sürecek?..
*
Merak ettim doğrusu. Bloğum birinci yaşını kutlayabilecek mi acaba?..

16 yorum:

Boncukçu dedi ki...

Ne kadar güzel kareler bunlar.
İstanbul'u keyifli bir tur attım okurken. Eline, yüreğine sağlık.

Cocukla Cocuk dedi ki...

İnşallah kutlarız birinci yaşını birlikte. Fotoğraflar harika, istanbulun güzellikleri gez gez bitmiyor

el*ff dedi ki...

çoook güzeller bayıldım fotoğraflara istanbulu ne kadar özlediğimi ne kadar gezilecek yer olduğunu bi kere daha fark ettim deklanşörünüze elinize gözünüze sağlık...
sevgiler...

İLKAY dedi ki...

canımın içisin benim, olurmu hiç bu yazdıklarını okuyup da yorum yazmamak. Ama inan daha yeni gördüm yazdıklarını. sadece bu gün çok dolanamadım sayfalarda, sebepde kıza oyun grubu arıyorum sabah aşkam kızla dolaşıyoruz kreş kreş... Sen İstanbul'dan döndükden sonra kaç defa girdim bloguna merakla bekliyordum bu defa nasıl etkiledi seni bu şehir diye. Valla ne yalan söyleyeyim içinde yaşıyorum ama senin objektifinden ve kaleminden bu şehir daha da güzel.
İyiki geldin iyiki karşılaştık bu defa.
seni çooook seviyorum.
hep mutlu kal.

Ebruli dedi ki...

:::Boncukcu;
Cok tesekkurler, İistanbul'da size bir tur attirmis kadar olabildiysem ne mutlu bana...
:::Cocukla cocuk;
Fotograflari begenmenize sevindim, tesekkurler. 1.yas ise; insallah kutlarim...
:::Elif;
Hosgeldin, merhabalar. Fotograflari begendinse ne guzel, cok sevindim. Aslinda "Guzel olan istanbul". Ben pek fazla bir sey yapmadim...
:::ilkaycigim;
Ben de seni cok "seviyorum". Keske daha fazla gorebilseydim seni. Cok ozlemisim inan bana...

İçimden Geldiği Gibi dedi ki...

tatil güzel geçmiş anlaşılan ..fotolar herşeyi anlatıyoo..

Handan dedi ki...

Canım İstanbul....

Not: Yazma konusunda tembellik etmeyelim :)

özii dedi ki...

Merhabalar,
Blogunuzu keyifle takip ediyorum . Çektiğiniz fotolara bayıldım. Bakmak var görmek var, an ı yakalamak önemlidir.
Yazma işini sakın ertelemeyin , boş dönmek üzücü oluyor :))
Doğumgününüzü kocaman bir blog pastasıyla kutlarızzz:))

Ebruli dedi ki...

:::icimden geldigi gibi;
Evet ya,cok guzeldi.istanbul'dan bir turlu donmek istedim...
:::Handan;
Artik istanbul "benim de canim" oluyor. Canim İistanbul'umu birakip, geldim iste...
:::Ozii;
Guzel sozlerin cok tesekkurler. Cok naziksin. Boyle sozle duyunca "insanin, yazasi gelir herhalde"!..

nilly dedi ki...

valla donmeden once banada guzel bir tur oldu. Hep cirkinliklerini hatirliyip icimi karartiyordum. Guzelliklerini hatirlattigin icin tesekkurler.

pelince dedi ki...

Ebrucum hastaydım yeni döndüm aranıza:) Mail göndermişsin ama hangisi tam hatırlayamadım,pelincelezzetlergmail e gönderdiğin mesajı çoktan okuyup cevaplamıştım.Ama başka mesaj gelmedi bana..

Gelelim İstanbul fotoğraflarına her fotoğrafı ayrı ayrı inceledim,gezilmedik yer bırakmamışsın..Ne iyi yapmışsın....Öyle güzelde anlatmışsınki zevkle okudum...

Kocaman sevgiler..

Ebruli dedi ki...

:::Nilly;
istanbul'un guzelliklerini hatirlatabildiysem ne mutlu bana. Donus ne zaman?..
:::Pelincigim;
Diger mail(hotmail)adresine gondermistim, ne de guzel yazmistim, yazik oldu simdi yazdiklarima...
Gezdigim her yeri aslinda anlatamadim. Cunku cok uzun olucakti. Fazla ugrasamadim...

pelince dedi ki...

Ebru hay allah ya nasılda okumadım :(
Ebru sana bir ödülüm var bekliyorum:))

Ebruli dedi ki...

:::Pelincigim;
Yazini okudum, cok sevindim. Odulu gordum. Cok tesekkur ederim canim; beni layik gordugun icin...

nilly dedi ki...

haftaya bugun gibi kisa bir zaman sonra :)

Adsız dedi ki...

Canim Ebusum,
Iyiki haber verdin blogunun acildigina, butun yazdiklarini okudum (27 eylulden itibaren) ama en cok istanbul turuna bayildim gercekten cok guzel fotograflar cekmissin.
EDA