10 Mayıs 2008 Cumartesi

Mini-minnacık bir gezi...

Yeni sayılır, yani yeni açılanlardan. Ne zamandır önünden geçerken görüyordum ama bir türlü gitmek kısmet olmamıştı. Yeni açılan AVM'lerine yetişemiyorum artık. Geçen hafta sonu (bugün tam bir hafta olmuş, vay be! Şu "zaman" denilen şey, ne de hızlı çalışıyor, kiminle yarışıyor acaba?) acity AVM' ne sonunda uğradım. Güzel, şirin olmuş, beğendim. Sonuçta ner nekadar birbirlerine benzeselerde; çoğu alanları, mağazanın içi değişik oluyor. İlk önce en alt kattaki pet-shop mağazasına gittim. Orayı, birazdan aşağıda anlatacağım. Daha sonra ise oyuncak satan mağazaları gezdim. Nedense çok hoşuma gidiyor bunu yapmak. Gezerken, bakarken çok keyif alıyorum. Arada sırada kendime de, alıcak bir şeyler de bulmuyor değilim hani...

Arkasından aşkım geldi ve acity'nin içinde olan "Home City" adlı restaurant da birşeyler yiyelim dedik. Biraz bana isim olarak Home Store Cafe'yi çağrıştırdı. Biraz benzetmişler sanki. Cumartesi tam yemek saati olmasına karşın, çok sessiz ve sakindi. Benim hoşuma gitti, bundan hiç şikayetçi değildim. Steak Fajita adlı bir et yemeği istemiştim. Dumanları tüte tüte yemeğim geldi. Çok acıktığımdan sanırım, soğuduğunu düşünerek birden yemeğe başladım. Bir anda damağım, dilim bir yandı, bir yandı anlatamam. O anda ağzımdan peçeteye filan çıkarsaydım, belki yanmayacaktı. İnanın bir hafta boyunca iyileşmedi. Damağım resmen yanmış ve çok acıdı. Hala bile acıyor aslında. Aşçı kaç derecede pişirdiyse bu yemeği. Çok güzel bir yemekti aslında. Tavsiye de ederim, rahatlıkla gidilebilir. Ama yanık olayı pek fena oldu benim için.

Acity İstanbul Yolu üzerinde, Batıkent' e yakın sayılır. Yaz gelse dahi gidilebilir. Çünkü üst kattaki fast-food ve restaurantların dışarıda, açık havada yemek yenilebilecek çok geniş alanları var. Gerçi manzaranız engin bir deniz, yemyeşil bir orman ya da kocaman bir dağ manzarası değil ama idare eder işte. İsterseniz, bu arada caddeden geçen arabaları sayabilirsiniz...
jkkk********
Bu arada acity yazısını ve oyuncakları çekerken fotoğraf çekmemem için uyarıldım. Bir türlü anlamıyorum bu uyarının anlamını. Dışarıda güvenlik görevlisi koşarak yanıma geldi ve "hanfendi burada fotoğraf çekmek yasak" dedi. Bende; acity ismini çekmemde nasıl bir sakınca olabilir. Herhalde bunun aynısından yaptırıp, evimde duvarıma asmayacağım dedim. Görevli hala dediğim dedik, lütfen çekmeyin dedi. Neyseki o bana doğdu koşarken, bir tane çekebilmişim. Gıcık güvenlikçi, asıl görevinin dışında herşeyden mesul...
klk*****
Oyuncak mağazasında ise yine oyuncakları çekerken; bir tane mağaza personeli "lütfen oyuncakların fotoğrafını çekmek yasak" dedi. Bende acayip şekilde sinirlenerek; "neden yasakmış, bütün bu oyuncakların aynısından yapıp, taklit ürünlerinizi mi satacağımı zannettiniz" dedim. Ama ikna olmadı. Ben o gelmeden, bir kaç tane çekmiştim zaten. Kısacası anlamsızca yasakları mantığım almıyor, kabul etmiyor bir türlü. Mesela; çok ünlü bir modacını dikmiş olduğu bir kıyafetin fotoğrafını çekmeye çalışırım da, anlarım o zaman yasaktır. Ya da bir takı tasarımcısının yaptığı bir takının fotoğrafını çekmeye çalışırım, bu da yasak olabilir. Bunları gayet normal karşılıyorum. Yasak olmalı, olması doğal. Ama benim çekmeye çalıştığım şeyler neden yasaktı ? Bir türlü anlayamadım. Anlayamadım ve çok sinirlendim...

Pet-Shop mağazasında ise fotoğraf çekebileceğimi , yasak olmadığını söylediklerinde çok şaşırdım ve inanamadım. Diğer yaşadığım olayı düşününce, aslında bu hayvanları çekmem yasak olmalıydı. Flaş hayvanları rahatsız edebiliyor çünkü. Çok sevindim ve çok şirin fotoğraflar çektim. Yukarıdaki "kalın dudaklı maviş balık" nasıl ama? çok güzel değil mi?


Akvaryumdaki balıkları seyretmeye bir türlü doyamadım. O kadar çok fotoğraflarını çekmişim ki, hangisini yayınlayacağıma bile karar veremedim. Çok zorlandım, çok...


Bana çok hüzünlü bakmıştı. Onu izlerken gözlerim doldu bir ara. İnşallah en kısa sürede biri onu alır ve yuvası, onu seven birileri olur diye dua ettim...

Bu da "çov çov" cinsi bir köpekcik. Henüz yavru. Ben eskiden büyük bir çov çov görmüştüm. Bayağı büyük bir köpekti. Hatta uzaktan onu, ayı yavrusuna benzetmiştim. Evde beslenecek bir köpek değil aslında. Ama ne tatlı. Kıyamam ona. Onuda hemen birileri alır inşallah...


Tavşanlar da çok güzeldi. Yumuşacık tüyleri vardı. Burunları sürekli oynuyordu. Çok güzeldi yaaaa...
Bir ara çok karasız kaldım. Acaba bunlardan iki tane alıp, beslesem mi ? diye düşündüm. Sonra vazgeçtim. Yine de, hala düşünüyorum. Bakımı çok zor değil. Ölme riskleri de azmış...


İguanalar, nasıl ama. Çok ilginç hayvanlar. Ben onları izlerken bir kere bile kıpırdamadılar. Hareketsizce öyle bakıp durdular. Aslında benim işime yaradı. Fotoğraflarını çekerken hiç zorlanmadım. Çok kolay oldu. Üzerinde durdukları şey ise, bir taş parçası. Onu elektrikle ısıtıyorlarmış.İguanalar meğersem sıcağı çok seviyorlarmış. Bu yüzdende oradan hiç ayrılmadılar. Sıcacık taştan vazgeçemediler. Geçen sene başka bir pet-shop da gayet büyük bir iguana görmüştüm. Çok değişik, çok güzeldi. Şimdi o kadar çok pişmanım ki, fotoğrafını neden çekmedim diye. Aşkımın cep telefonu ile çekebilirdim aslında. O zamanlar benim fotoğraf makinam benimle gezmiyordu da...

Aslında o gün AOÇ Hayvanat Bahçesi'ne gitmeyi istemiştim. Ama hava yağışlı ve soğuk olduğu için vazgeçmiştim. Bu pet-shop bana ilaç gibi geldi. Mini-minnacık bir hayvanat bahçesini gezmiş gibi oldum. Hiç de şikayetçi değilim, gayet de memnundum. Bir sürü de fotoğraf çektim...
uuumööşşşş*****
Ama bir tek kediler, minik-yavru kedilerden yoktu. Sadece ona üzüldüm. Bir de onlardan olsaydı, şöyle sıkıştıra, mıncıklaya sevseydim onları. Çok daha güzel, süper olacaktı...

13 yorum:

Unknown dedi ki...

Çov çov köpeğini ben çok beğeniyorum, çok ilginç bir köpek. Ama cinsinin çov çov olduğunu bilmiyordum, öğrenmiş oldum şimdi.Fotoğrafların çok güzel çekmişsin eline sağlık. Ben işyerine fanusta balık aldım. Gelen geçen bakıyor. Elanın da balığı var bakmak istemiyor bana verecek. Onun yanına koyacağım. Ela'nın bir de kaplumbağası var birine vermeyi düşünüyor onu da. Sana verelim mi onu?

Yunkabu dedi ki...

Oncelikle gecmis olsun canim.
Yazini okurken fotograf cekmenin yasaklandigi bolume takildim. Ben de bir kac ay once gittigimiz markette dolanirken oglumun fotografini cekmek istedim. Hemen biri kosturup yasak oldugunu soyledi. O zaman buna bir anlam veremedim hala da veremiyorum. O marketin raf duzenini cekip baska marketlere mi verecektim??? E zaten isteyen herkes gelir gorur fotografa ne hacet. Sinir olmustum.. O gunden beri bir dukkanda , magazada fotograf cekerken hep tedirginim...

İLKAY dedi ki...

Canım benim öncelikle seni bu ankara ziyaretimizde göremiyeceğim için gerçekten üzüldüğümü söyleyim de kendimi bayağı hazırlamışım... Neyse biz salı gününe kadar oralarda olacağız belkiii dimi. Bu arada ne kadar çok alışveriş merkezi açılıyor yahu yakında on kişiye bir merkez düşecek. Ben pet shop larda en çok köpekler hayranım ne masum bakıyorlar dimi... Aslında kızım da çok seviyor her an elimiz dolu gelebiliriz oralardan:))

Adsız dedi ki...

Ebru canim merhaba keyifle kahvemi yudumluyorum su an blogunda sorf yapiyorum bu benim aksam keyfim ama hani yeni yazilarin bekliyorum canim ebruli gunleri izlemeye devammmm
emos

Ebruli dedi ki...

:::Betülcüm;
Su kaplumbağasını alabilirim aslında ama yine de kararsızım. Bakabilirmiyim sence? Ayrıca işyerinde masanda fanus, içinde balıklar ne güzel yaaaa...

:::Fulyacım;
Teşekkür ederim, inan daha yeni iyileştim.Seninde fotoğraf çekerken yaşadığın olaylar benimkiyle aynı.İşte dünyada ara sıra böyle gereksiz şeyler oluyor ve insanın sinirini bozuyor...

:::İlkaycım;
Demek ki sen Ankara'dan bir köpekcik almayı planlıyorsun. Hadi hayırlısı. Bu arada Etlik'de 'Antares' adında yeni bir AVM daha açıldı. Onun da haberini veriyim sana. Artık 'Beş kişiye bir AVM' canım...

:::Emoşum(Eminem);
Canım benim biraz mola verdim. Yoksa yazmaz olur muyum hiç, aşk olsun...

Adsız dedi ki...

Sevgili yengeciğim, hayvanların fotoğrafları çok güzel.Çok hoşuma gitti.Özellikle balıkların ve tavşanların fotoğrafı çok hoşuma gitti.Ankara ya geldiğimde inşallah onları kendi gözlerimle görebilirim.
Sevgilerimle yeğenin Yağmur

Berrin dedi ki...

ankaraya gelmeme gunler kala senın bu mekan tanıtımlarını okumak cok keyıflı oluyor, bırden heveslenıyorum :)

benıde goturr buralaraaaa :)))

Ebruli dedi ki...

:::Yağmurcum;
Tabikide görüceksin, Ankara'ya geldiğinde gideriz tatlım...

:::Berrincim;
İnan bana Türkiye'ye döneceğini biliyordum ama Ankara olduğundan emin değildim. Çok sevindim ya, seni götürmez olur muyum hiç. İnşallah çok istiyorum bende görüşmeyi. Ankara seni bekliyooooorrrrr...

Zeugma dedi ki...

Bugün çok şanslı bir gün benim için:)Neler keşfettim ben böyle ..
Ebruli..Blogun harika canım :)
Tanıtımların için bir Ankara aşığı olarak teşekkür ediyorum.
''Bayılmadıklarım''içinde sadece greyfurt uymadı.Gerisi tamamen aynı.
''Bayıldıklarım''içinde de ''Etliekmek(Kastamonu)''uymadı.Çünkü Konya usulüne bayılırım..Bayağı benzeşiyoruz:D
Blogun ve sen çok şekersiniz.Görüşmek üzere,ziyaretinize gelirim,duramam efendim.
Sevgiler...

İLKAY dedi ki...

Yahu arkadaşım sayfanda senin yeni yazılarını aramaktan sıkıldım nerelerdesin sen.. Özledim valla, hadi başla yazmaya:)

Ebruli dedi ki...

:::Sevgili Kasımpatı;
Güzel yorumların için çok teşekkür ederim. Gerçektende o zaman seninle çok benziyoruz.Bayıldıklarım&Bayılmadıklarım konusunda)Bu çok güzel bir şey. Ben senin bloğuna girdim ama yazılarına ulaşamadım. Bloğunun adı teacher, blog adresin zeugma, yorum adresin kasımpatı. Çok ilginç geldi bana...
Her zaman bekliyorum seni, bu arada ne zaman yazmaya başlayacaksın?..

:::İlkaycım;
Canım benim, 'Amasya' maceramı gerçekleştirdim. Birazcık tatildeydim. Amasya fotoğraflarımla geliyorum, bekle...

Zeynep dedi ki...

Ebruli, ne zaman açılmış bu acity :) Benim nasıl haberim yok ? :) İçimiz dışımız alışveriş merkezi oldu, ama hemen ekleyim gidilecek avmler listeme :) Fotoğraf çekme işini bende anlamıyorum. Normalde Panora'da da izin vermiyorlarmış, benim şansıma rastlamadık güvenlik görevlisine.

Sevgilerimle

Ebruli dedi ki...

:::Zeynepcim;
Acity İstanbul Yolu üzerinde, Batıkent'e yakın bir yerde. Oraya gidersen eğer üst katta fast-food bölümünde yani; "Galga" adında bir yer açılmış. Moğol yemekleri yapıyor. Ben yedim, tadına baktım. Bana çok değişik ve güzel geldi. Tavsiye ederim sana...