18 Nisan 2008 Cuma

Soldukça yenilemek, yenileriyle değiştirmek isterdim...

"Çiçek dalında güzeldir" ama ne yapayım oldu bir kere...
Ama vazoma da, yakışmadı değil hani. Güzel durdu, güzel...

Sanırım iki gün önceydi. Şöyle bir çıkıyım, geziyim demiştim bizim sitenin içinde. Bahar gelince, yaz gelince o kadar değişiyor ki her şey. Bir başka güzel oluyor, bakmaya doyamıyorum. Özellikle de çiçeklere. Keşke ağaçların çiçekleri hep olsa, hiç dökülmese. Çiçekli halleri daha güzel. Rengarenk; baktıkça bakasım geliyor, doyamıyorum bir türlü...

Ben inanılmaz çiçek hayranıyım. Öyle yapma, cansız çiçek değil tabiki de. Her ne kadar evimde canlı çiçek besleme çalışmalarım olmuş ve bu konuda başarılı olamasam da. Yine de onlardan, onların kokusunu içime çekmekten asla vazgeçemem. Evimde, vazomda çiçeklerim olsun ama canlı; inanın acayip bir şekilde mutlu oluyorum. Çok seviyorum onlara bakmayı, onları koklamayı. Ama aşkım, bunu bildiği halde bana çiçek almaz, alamaz. Neymiş efendim o çiçeği eline alıp, eve getirirken utanırmış. Sanki çiçeğin üzerinde kocaman “Bu çiçeği eşime aldım, ona götürüyorum” yazıyor da. Belki bir hasta ziyaretine, ya da bir hayırlı olsun hediyesi, ne bileyim bir yemek daveti için alınmış olabilir o çiçekler…

Yani mantıklı bir bahanesi yok. İnsan bunun için utanmamalı, bunu yaparken sıkılmamalı. Ama bunu yıllardır, bir türlü eşime anlatamadım işte. Bana çiçek almıyor, alamıyor. Ne güzel bende sizlere şikayet ediyorum onu. Sanki yazınca, o okuyunca ne olacaksa ? Sanki çiçek getirecek bana. Hıııııhhhhhh!..

Eski işyerimde çalışırken; yani altı yıl öncesine kadar, kendime düzenli çiçek alırdım ve süslü buketler yaptırırdım. O yıllarda işyerime çok yakın bir sürü çiçek dükkanları vardı. O kadar hoşuma giderdi ki; bu çiçekleri kendime almam, anlatamam. İş yerine geldiğimde ise arkadaşlardan bazıları :

-Ne o, kime aldın bu harika çiçekleri, nereye, kime götüreceksin ?
-Ne kadar güzel olmuş bu buket. Ben de istiyorum, ben de…
-Akşama bir ziyaretin var herhalde. Yine kime gidiyor bu güzel çiçekler? Nereye, kime bakalım?

Gibi, bir sürü sorular sorarlardı. Yanlış anlamayın normal sorular bunlar. Ama her seferinde bir açıklama, her seferinde anlatmak. Yorulmuştum cevap vermekten herhalde. Ben de çok karasız kalırdım. Kendime aldığımı söylesem mi? Yoksa söylemesem mi? diye. Bir süre galiba söylemedim. Sonra söylemiştim, utana sıkıla. Beni anlayacaklarını pek düşünmediğim için. Genelde hep çiçek hediye gelir bizim toplumumuzda. Pek az insan gidip de, çiçekçiden canlı çiçek buketi yaptırır kendine. Aslında çok normal bir davranış ama ne yazık ki; ya çiçekler çok pahalı geliyor, ya da bu yapılan çok saçma geliyor bazılarımıza. Neyse bana normal geliyor ve parama kıyıp, alıyorum. Önemli olan benim ne istediğim ve ne hissettiğim öyle değil mi?

Elimden gelse aslında banyo da dahil olmak üzere, evimin her odasına vazo içinde çiçekler, inanılmaz kokan canlı çiçekler koymak isterdim. Soldukça yenilemek, yenileriyle değiştirmek isterdim. Ne yapayım, bu da benim hayallerimden birisi. Hoş görüceksiniz…

Evime bu yıl giren ilk canlı çiçek, yukarıda fotoğrafta gördüğünüz leylaklar. Evet nisan ayına kadar hiç canlı çiçek almamışım kendime, ne yazık bana. Aslında hep niyetlendim ama otobüsle dönüşüme rastladı ve elimde taşımak istememiştim. Bu leylaklar bu yılın, 2008’in ilk canlı çiçeği benim için. Vazoma giren ilk çiçeğim. Onları satın almadım. Zaten hiçbir çiçekçide bu cins çiçekler satılmıyor, bunu biliyorsunuzdur. Ben bunları bizim sitede, binamızın hemen girişinde gördüm. Bir baktım açmışlar, gözlerime inanamadım. Normalde koparmam, bunu yapmam ama bu sefer dayanamadım işte. O kadar güzel kokuyorlardı ki; bir anda bir baktım, elimdeki poşetin içi leylak kokuyor. Bir güzel koparıp, koymuşum bile poşete. Kendim bile inanamadım bu hızıma. Yakalanma korkusu, beni böyle yaptı...
******
O akşam, onları vazoya koyduğumda, evin içini leylak kokusu sarmıştı. Ben bununla bile mutlu olabiliyorum, sevinebiliyorum işte. Gerisini siz düşünün…

10 yorum:

İLKAY dedi ki...

Ay ebrucum bu erkeklerin ortak bahanesi galiba çiçek getirirken utanma... Aynı dertten muzdaribim. Binbir lafla ancak aldırıyorum kendime çiçek ama artık istemekten bende sıkıldım. Ankaradayken aranjmanlarını çok beğendiğim devamlı alışveriş yaptığım doğal olarakda kıdemli müşteri olup indirim aldığım bir çiçekcim vardı. Gençlik caddesi üzerinde Çiçekci Yunus. Şimdiye kadar okadar çok insana çiçek götürdüm ki oradan tavsiye ederim. Yada bekle ankaraya gelince ben sana çiçek alıp geleyim, sonrada sen istanbula gelince sen bana alırsın:))

Ebruli dedi ki...

:::İlkaycım;
Ne güzel, demek sadece ben değilim. Yalnız değilim ohhh be...

Çiçekçi Yunus'a gittiğimde bana da indirim yapsın diye senin adını vereceğim. Bakalım hala seni hatırlıyor mu?

İstanbul'a geldiğimde söz "çiçekler" senin olacak...

İLKAY dedi ki...

öptüm seni...

Oya Kayacan dedi ki...

Utanmak mı? Mutlu olması gerekmez mi? Hatta etraftan görenlerin, onun evine karısına çiçek götürdüğünü anladıklarını hissedip, daha daha mutlu olması gerekmez mi? Kadına değer vermek, şımartmak utanılacak şey mi, yoksa tam aksi övünme vesilesi mi? Şimdi kocana okut yorumumu Ebru'cuğum. Ne bu kasmak anlatsın bakalım bana ;~} "Fena kızmış Annoya'mız," dersin!!!

Berrin dedi ki...

demek ankarada leylak mevsımı..bayılırım leylak kokusuna ortaokul yıllarım geldı aklıma, tam okulların tatıl olmasına yakın ogrtemenlerımız ıcın leylak toplardık..

Ebruli dedi ki...

:::Sevgili Annoya;

Değiştiremezsiniz onu iki, üç cümleyle. Yıllardır ben değiştiremedim...

Ama yazdıklarınızı okudu ve gülümsedi."Yapamıyorum işte, zorla olduktan sonra, bu seni mutlu eder mi?" dedi...

Neyse; kendi kendime çiçek alabiliyorum ya, bu işi kökten çözdü zaten...

Ebruli dedi ki...

:::Berrin;
Sende benim gibi leylak hayranısın demek, sevindim. Ben bu çiçeğin hem rengine, hem de kokusuna hayranım...

Sen Ankara'ya geldiğinde umarım onların mevsimi geçmez...

Adsız dedi ki...

canım ya bunca zaman siteni ziyaret etmediğim için suçluyum haklısın cezam neyse razıyım...
Ama ellerine sağlık o kadar güzel olmuş ki insanı baktıkça o güzel tatlıları görüp iştahı kabarıyor...
ELİF

Ebruli dedi ki...

:::Elifcim;
Ceza vermiyorum sana, ask olsun...

Arasira, yorum biraksan yeter bana.
Beni okuduguna dair, isaret olur...

Senin tatliyi ne kadar cok sevdigini biliyorum. Begendigim o sirin tatlilarin, hep fotgraflarini cekecegim merak etme...

Bizlerin yani "Tatli severlerin" istahini kabartmak icin canim...

Adsız dedi ki...

Sevgili yengeciğim fotoğrafların mükemmel inşallah sen de bundan sonra çiçekler gibi yaşarsın. Seni çok seven YAĞMUR