13 Nisan 2008 Pazar

Çok güzel bir cumartesiydi, çabuk bitti...


Sabahları artık horoz sesiyle uyanıyorum. Evet şaşırmayın, doğru söylüyorum. Artık şehirde de horoz yetiştirenler var. Hem de bizim evin yakınlarında bir yerlerde. İlk birkaç gün;

-Aaaa ne güzel horoz sesi. Horoz sesini de duymayalı uzun yıllar olmuştu...
-Ne güzel yaaa, kendimi vallahi köydeymişim gibi zannediyorum…
-Köylerde insanlar horoz sesine uyanırlar ya, benim de çok hoşuma gitti bu, özlemişim...
******
Ama bu horoz maalesef bir ötmeğe başladı mı, hiç susmuyor mübarek. Sürekli öten cinsten sanırım. Hafta içi işe gittiğimiz için, aşkım ve ben olayın farkında değildik. Artık farkındayız. Horoz hafta sonu da, yani cumartesi ve Pazar sabahı da erkenden ötmeğe başlıyor. Ve de bizi uykudan uyandırıp, bir daha uyutmuyor…

Bizim oturduğumuz yerin çevresinde çok fazla devam eden inşaatlar var. Bunlar apartman, site, okul ve sağlık ocağı falan. Çoğu da, ne yazık ki hala bitmedi. Tahmin ediyorum ki; inşaat işçileri besliyor bu horozu. Sanırım bir çalar saat almak derdine, bu horozla uyuyup, onunla uyanmayı tercih ediyorlar. Bir bulsam kim olduğunu; ona bir çalar saat hediye edeceğim. Bir de, birkaç sözüm olacak bu horozun sahibine…

Anlayacağınız ben artık şirin mi şirin, bir köyde yaşıyorum. Köy kahvaltısına bana gelebilirsiniz, beklerim. Gülmeyin; resmen öyle. Kedi miyavlamasına, güvercin ulumasına alışmıştık ama bu horozun üüüüürrrrüüüüü sesine alışamayacağım. Herhalde zabıtaya şikayet etmek lazım. Nereden çıktı bu horoz anlayamadım. Artık beni feci şekilde sinir ediyor. Benden ve aşkımdan başka sinirlenen yok mu acaba? Merak ettim doğrusu…

Hafta sonu cumartesi günü canım Edoşumla birlikte buluştuk. Kendisi beni yemeğe götürmek istemişti, bir de bana aldığı hediyeleri verecekti. Eda’ya Kızılay’da “Melbo” ya gidelim, bana daha yakın olur demiştim. O da, Arjantin Caddesindeki “Ivy” ye gidelim demişti. İyi ki de Ivy’ye gitmişiz. Her şey çok güzeldi. Güzel ve lezzetli bir yemek, ardından da cappuccino ve nefis bir kakaolu cheese cake. Canım Edoşum ısmarladı yemeği. Bu arada fiyatları bayağı bir tuzlu. İzin vermedi bile, bir kısmını ödememe. Canım benim, kıyamam ona ben. Tekrar teşekkürler; birbirinden güzel doğum günü hediyelerim ve o güzel yemek için…

Aklınızda bulunsun.Belki gitmek isterseniz; Ivy Gaziosmanpaşa’nın girişinde, Arjantin caddesinin tam bittiği köşede, taksi durağının karşısında. Şirin restaurant-cafe tarzı bir yer. Açıldığından bu yana yani, 1998 den itibaren sanırım 6-7 defa oraya gitmişimdir. Ama önceki yerine. Eskiden yeri bir paralelindeki caddedeydi. Aslında ben orayı daha çok seviyordum. Keşke hala orada olsaydı. Nede olsa aşkımla gitmiştim yaaa, sanırım ondan…




7 yorum:

Adsız dedi ki...

canım bu güzel sayfayı yaptığın için sana çooook teşekkür ederiz. Tekrar hayırlı olsun diyor ve bu konudaki başarılarının devamını diliyorum. Siteni beğenerek takip ediyorum. Sana sağlıklı ve güzel başarılı günler diliyorum. Arzu HASİPEK

Ebruli dedi ki...

:::Canim Arzucum;
Cok tesekkur ederim. Begenmene, takip etmene inan cok sevindim...

Sizlerden boyle guzel sozler duymak ne guzel...

Berrin dedi ki...

ebru mekan guzelmıs cıdden..hazıranda ankarada olacagım..epey yabancı kaldım bu tur yerlere nerede ne var unuttum..burayada gıtmeyı ısterım :)

Ebruli dedi ki...

:::Berrin;
Haziran'da gelmen ne guzel. Ankara cok sicak da olmaz. Guzel gezebilecegin bir donem.
Tanisiyor olsaydik, belki gorusurduk de, kim bilir?..

Berrin dedi ki...

ankaralı arkadaslarla bır blog bulusması yaparız belkı nedersın :)
mekanı sız secersınız :)

Ebruli dedi ki...

:::Berrin;
Neden olmasın. Çok güzel bir fikir, umarım gerçekleştirebiliriz.

"Haziran Organizasyonu" o zaman sana ait diyebilir miyiz?

Mekan olayını ayarlarız, kolay. Önemli olan haberleşebilmemiz...

Berrin dedi ki...

ben ankaraya gelmeden bloguma ankaralılar dıye bır post yazarım :) bakalım baska kımler cıkacak ankaradan..sonra haberlesmek ıcın gerekenı yaparız..
hoş olur ..