27 Eylül 2008 Cumartesi

Güneş ile aranı iyi tut...

Havalar güzel geçsin, şu yağan yağmurlar, esen fırtınalar bir süreliğine ara versin istiyorum...
.
Şu kısacık bayram tatilinde; (bazılarımıza 9 gün desek, ben de dahil) güneşli, ılık bir hava diliyorum, tüm Türkiye'ye...
.
Lütfen güneşle aranı iyi tut. Aranızı bozma sakın. Ona bir süreliğine iyi davran lütfen. Aranıza kara kedilerin (yağmur&fırtına) girmesine izin verme. Bayramda insanlar biraz gezsinler, açık havada dolaşsınlar. Mutlu olsunlar lütfen...
.
Tamam, söz değil mi? Güneş ile kavga etmek, onu küstürmek yok, tamam mı?..
.
Ben yolcuyum da yine. Hem de aşık olduğum bir şehre...
.
Bu bayram tatilinde güneş ile arası iyi olsa fena olmaz...
.
Eyyyyy! Güzel "İstanbul" duyuyor musun beni?..
.
Bir çok insan gibi, biz de sana geliyoruz...
.
Lütfen havan güzel, güneşli olsun...
.
Ne olur? Gezeceğim, göreceğim bir sürü yer var! Lütfeeeeeennnnnn!..

P.S: Herkese mutluluk ve huzur dolu bayramlar diliyorum ve de iyi tatiller...

17 Eylül 2008 Çarşamba

"Tatil" demek...

Uzun bir aradan sonra döndüm, burdayım. Aslında gitmeden birşeyler yazmıştım. Ama yorgunluktan yayınlamayı unuttum. Neyse güzel bir tatildi, sona erdi işte. Tatilden sonra genelde hüzünlenirim. Geçirdiğim günleri özlerim. Yine hüzünlendim. Bu kadar fotoğrafı yayınlayınca hatırlamamak mümkün mü?..
.
Benim için "tatil" demek;

Sürekli maviyi görmek, denizi hissetmek demek...


Sürekli yeşili görüp, onu koklamak demek...

Her sabah; kaldığımız odada, bu manzara ile uyanmak demek...


Her günü bu manzarayla bitirmek demek...

Yine yine, hiç bıkmadan güneşin batışını çekmek demek...


Kaydıraklardan kayıp; hala genç olduğumu hissetmek demek...

Kumlarda sürekli "ayak izini bırakmak" demek...

Yumuşacık kumlara aşkını yazmak demek...

Sahilde akşam üstü, ayaklarım denizin içinde yürümek demek...


Akşam üstü, havuza karşı beş çayını yudumlamak demek...

Palmiyelerin altında serinlemek demek...

Her sabah bıkmadan, usanmadan "pan cake ya da krepi, bal ve taze dilimlenmiş portakal" ile yemek demek...

Her gün sahilde "güneşin batışını" büyük bir aşkla izlemek demek...


İşte "tatil" denince; bu yıl benim için aklımda kalacak olanlar bunlardı...

Her tarafta saksıların içinde inanılmaz güzellikte açmış çiçeklerden vardı. Hergün onları ellerimle sevdim, okşadım...

Otelin bahçesinde bir kaç tane "nar ağacı" vardı. Ankara'da böyle ağaçlar göremediğim için çok hoşuma gitti. Aslında narlar olmamışdı ama ben yine de bir tane koparmak istedim. Ama koparmadım; olmamış narı yiyemem diye...

Otelin duvarına yapılmış olan bu "uçan at heykeli" ni çok beğendim. Bu heykel otelin amblemi aslında...

Benden bu kadar. Şimdi geldi sıra; takip ettiğim blogların birikmiş yazılarını okumaya. 30 Ağustos dan itibaren bilgisayar hiç kullanmadım. Kimbilir okuyacağım ne kadar fazla yazı var. İşte en kötüsü de bu. Ben tatildeyken; takip ettiğim bloglar her gün yazmaya devam ediyor. Bunca biriken, okumam gereken yazıları ben ne zaman okuyup, bitireceğim. Sorabilir miyim size lütfen?..